EROL GÜNEY
(d. 1914 – ö. 2009)
Alt sayfalar:
Erol Güney, 1914 yılında Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki şehiri Odesa’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Asıl adı Mişa Rottenberg’dir. Babası zengin bir petrolcü idi. 1917 yılındaki Ekim devriminden sonra ailesi ile birlikte Türkiye’ye 1920 yılında göç etti. İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde lise eğitimi tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde yeni açılan Felsefe Bölümü ile Fransız, İngiliz Edebiyat bölümünü bitirdi. Bu arada, Türk vatandaşlığına geçerek Erol Güney adını aldı.
1940 yılında Milli Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından başlatılan dünya edebiyatının Türkçeye çevrilmesi projesinde görev alan Erol Güney, Rusça, Fransızca, İngilizce ve Türkçeye son derece hakim idi. Dostoyevski, Anton Çehov, Moliere, Nikolay Vasilyeviç Gogol, Ivan Turgenyev, Puşkin, Platon (Eflatun) gibi birçok yazarın Türkçeye ilk olarak kazandırılmasını sağladı. Bunlar arasında Anton Çehov’un ‘Vişne Bahçesi’, Nikolay Vasilyeviç Gogol’un ‘Müfettiş’i ve Ivan Gonçarov’un ‘Oblomov’u sayılabilir.
Erol Güney 1940 yılından 1946 yılına kadar Tercüme Bürosu’nda çalışırken, Tercüme Bürosu’nun başında bulunan Sabahattin Eyüboğlu başta olmak üzere Azra Erhat, Cahit Külebi, Orhan Veli Kanık, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Nurullah Ataç, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mina Urgan ve Abidin Dino gibi kişilerle yakın dostlukları oldu. O tarihteki cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Çeviri Bürosundan 100 klasik eseri Türkçeye kazandırmalarını istedi.
1946 yılında 5 Ağustos 1946 tarihinde Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığından istifa etmesinin ardından Tercüme Bürosu’nun işlevsizleşmesiyle. Sabahattin Eyüboğlu 1947 yılında Paris’e gitti, Orhan Veli Kanık 14 Kasım 1950 de öldü ve Erol Güney, Agence France-Presse’te (AFP) gazeteciliğe başladı.
Erol Güney 1955 yılının Mart ayında Sovyetler Birliği’nin Türkiye ile ilişkileri iyileştirmek istediğine dair yazdığı bir haber üzerine 19 Mart 1955 tarihinde Adnan Menderes Hükümeti, Bakanlar Kurulu’nu topladı ve Bakanlar Kurulu kararıyla “Türkiye aleyhine çalıştığı gerekçesiyle” önce Yozgat’a sürgüne gönderildi, sonra vatandaşlıktan çıkarıldı ve sınır dışı edildi.
Sınırdışı edilen Erol Güney, önce Paris’e gidip AFP’de çalışmayı denedi. Bir yıl kaldığı Paris’te Simone adındaki sevgilisinden bir kızı oldu. Sürekli göçmen statüsünde yaşamaktan bıktığından 1956 yılında İsrail’e yerleşerek İsrail vatandaşı oldu.
Erol Güney, yaşamının geri kalan yıllarını gazetecilik mesleğini sürdürdüğü İsrail, Tel Aviv’de geçirdi. İsrail’de yayımlanan Yedioth Ahronoth Gazetesi’nin Washington DC temsilcisi oldu. Ayrıca İstanbul’da yayınlanan haftalık gazete Şalom Gazetesinde yazılar yazdı. Sınırdışı edilişine tepki olarak uzun yıllar boyunca Türkçe konuşmadı. Hatta Türkçe yayınlanan Şalom Gazetesinde yazmaya başladığı ilk yıllarda makaleleri Fransızca gönderdi, tercüme edilerek yayınlandı.
Ancak 35 yıl sonra, 1990’da Türkiye’den vize almayı başardı ve sık sık İstanbul’u ziyaret etti. 1 Temmuz 2002 – 15 Ocak 2007 yıllarında Tel AvivTürkiye Büyükelçisi olarak görev yapan Feridun Sinirlioğlu, Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi olarak atandığında, Tel Aviv’e ayak bastıktan sonra İsrail Cumhurbaşkanı’na güven mektubunu sunmadan önce ilk nezaket ziyaretini Erol Güney’e yaptı.
Erol Güney, 12 Ekim 2009 tarihinde İsrail, Tel Aviv’de 95 yaşında ölmüştür.
Kaynak: biyografi.info