CANLI MAYMUN LOKANTASI
Yazar: Güngör Dilmen
Bay Jonathan, petrol zengini bir iş adamıdır. Paranın her şeyi çözeceğine inanmaktadır. Eşi ve kendisi için yeni deneyimler arayışındadır. Bayan Jonathan ise sonradan görme gibi her şeyi denemek istemekte ve akranlarından geride kalmak istememektedir. Sırf gezdim, demek için gezmektedir. Bay ve Bayan Jonathan Hong Kong’a balayı için tatile gelirler. Hong Kong’da özel müşteriler için bir lokanta görürler. Her gezdikleri yerde yeni şeyler deneyen çiftin bu mekân dikkatlerini çeker. Bu mekânın adı Canlı Maymun Lokantası’dır. Yemek olarak canlı maymun beyni servisi vardır. Bay ve Bayan Jonathan lokantaya girer. Wong adında Çinli bir ozan lokantada tek başına oturmaktadır. Bay ve Bayan Jonathan, Wong adlı Çinli ozandan pek hoşlanmazlar. Çünkü yüzü çok sert bakmaktadır. Çinli Ozan Wong’un Matmazel Lülü adında Batılı ama saygılı bir sevgilisi vardır. Onunla hep Sarı Nehir’de buluşma hayalini arzulamaktadır. Çoo adında önceden sirkte çalışan bir adam vardır. Sirkte gösteride karısının elini tutmayı unutunca işinden kovulur. Mesleğine en yakın iş olarak maymun yakalayıcısı işini bulur. Bay ve Bayan Jonathan’ın yiyeceği maymun kaçar. Çoo, bu maymunu hemen yakalayacağını söyler. Bu maymunları yakalarken maymun düşüne yattığını da anlatır. Çoo, Jonathan çifti ile tartışırken maymunları insanlara benzetir. Benzetilme yönü düşüncedir. Maymunlar kaygısız hayvanlardır. Çoğu insanlarda da toplumsal olarak kaygı yoktur. Bu yönüyle maymunlarla benzeşir. Çoo, karakteri bizim deyimimiz ile davulun iki yüzüne vuran bir adamdır. Sirk işinden önce bir süre Budist rahipliği de yapmıştır. Fakat rahiplerin grev için kendilerini öldürmesiyle bu mesleğini de bırakmıştır. Bay ve Bayan Jonathan, Çoo’yu Hristiyan olmaya davet eder. Çoo, oralı olmaz. Daha sonra Bay ve Bayan Jonathan, hayvanlar için yaptıkları yardımları anlatırlar. Bu çiftin aynı zamanda gelip canlı maymun beyni yemek istemeleri ironik bir durumdur. İnsanların ikiyüzlülüğü, kendisini olduğu gibi göstermemesi bu tür çelişkileri doğurmaktadır. Olayların bundan sonrası metnin asıl konusunu ortaya atmaktadır. Eserde Bay ve Bayan Jonathan Batı’yı; Wong, Çoo ise Doğu’yu temsil etmektedir. Batı, Doğu’dan çaldıklarını değiştirmiştir. Doğu’yu fikirlerin vatanı olarak görebiliriz. Batı ise bu fikirlerin işlendiği yerdir. Bu durumda fikirler Doğu’nundur. Bay ve Bayan Jonathan, Çinli Ozan Wong’a karşı önyargıları aslında Doğu’ya besledikleri önyargı ve nefrettir. Wong, yaşadığı dönemi düşünmekten kafasında ejderhalar dönmektedir. Yazarın ejderha benzetmesini ben şu şekilde yorumladım: Ejderha, efsanevi bir yaratıktır. Türk ve Çin kültüründe yer almıştır. Ejderhayı hazine gibi değerli varlıkları korumak ile görevli devasa kertenkeleler olarak düşünebiliriz. Çinli Ozan Wong’un beyni devrindeki insanlardan daha çok kaygı taşımaktadır. Sürekli sıkıntıları düşünür. Bu nedenle diğer beyinlerden farklı ve değerli göründüğü için ejderha gibi devasa bir yaratık korumakla görevlendirilmiştir. Mecaz kısmı biraz açtığımızda bu şekilde anlam katabiliriz. Çinli Ozan Wong, beynini satmayı düşünür. Böylelikle kaçan maymunun yerini doldurmuş olacaktır. Çift bu beyin karşısında bir miktar para öder. Bay ve Bayan Jonathan’a, Wong beyin servisi için bir masaya geçer. Wong, sadece masa üstünde kafası görülecek şekilde yerleştirilir. Son kez Matmazel Lülü’ye döner ve Sarı Nehir’de buluşma isteğini dile getirir. Matmazel Lülü de bilir ki bu ölmek değildir. İkisi için bu yeniden doğuştur. Masa anne rahmi gibi kasılır. Ejderhaların sesi lokantayı uğuldatır. Doğuran bir annenin sesi gibi acı şekilde sesler yükselir. Çinli Ozan Wong, burada kendi beyninden kurtulmak istemiştir. Düşünmekten ağırlaşan beyni öldüğünde yeniden doğacaktır.
Alt sayfalar: