HASAN
Oyunun Adı: Hayaller ve Gerçekler
Yazar: Kemal Oruç
HASAN – (Kendi kendine, sarhoş…) Bok herifler! Ne var sanki sözümden çıkmasanız. İki çimento taşıdınız da sanki kolunuz mu koptu ulan *** kuruları! Haram olsun ulan aldığınız paralar! Ulan bu şişenin de dibi geldi be. (Mustafa’ya seslenir.) Mustafa! Ulan *** neredesin? Bana bira getir dolaptan! Şerefsizler. Geberteceğim hepinizi. Nerede kaldın lan! Getirsene birayı. (Hasan burada sanki küçük Mustafa varmış gibi oynar.) Nerede lan bira? Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Seni adam edeceğim ben, sen hiç merak etme. Ben senin ne istediğini biliyorum. Bakma lan suratıma öyle. Bakmasana ulan! Kime diyorum ben ha? (Birkaç tokat atar.) Ağlama lan, ağlama karı gibi. *** kurusu… Anan gibisin sen de. Her boka ağlarsınız siz. Kaltak öldü de kurtulduk. Ama merak etme seni de ananın yanına yollayacağım. Zırlama lan. İşçilerin hıncını senden çıkarmayayım. Geç tek ayak üstünde bekle şurada. Uslu durmazsan yine üstünde sigara söndürürüm. Bu işler böyle işte, ben seni ezmezsem sen büyüyünce beni ezersin. Nasıl da nefret dolu gözlerin… Bak işte böyle olacaksın her zaman. İnsanlardan nefret et. Kimseye güvenme, babana bile… Ben anana güvendim de ne oldu sanki; senin gibi bir piçi başıma bıraktı da geberdi gitti. Katlanamadı tabi, sıkıntıya gelemedi, pes etti. Asla ezilmeyeceksin, düşene bir de sen vuracaksın. Bak bugün inşaatta işçiler sözümden çıktı, ağzını burnunu kırdım ikisinin. Neymiş efendim aile geçindiriyorlarmış da zam istiyorlarmış… Ben sıçmazsam ağızlarına, onlar sıçar benimkine. Ne bakıyorsun lan öyle dik dik? *** kurusu! Sen de beni mi döveceksin? Gücün yetiyorsa yap bakalım! (Eline aldığı bir demirle Mustafa’ya vurmaya başlar.) Al sana! Al!